Lotus Dermatoloji https://lotusdermatoloji.com/en/ Estetik ve Dermatoloji'de Mükemmelliyet Sat, 26 Feb 2022 18:52:58 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.4.5 MAVİ IŞIĞIN CİLDE ZARARLARI https://lotusdermatoloji.com/mavi-isigin-cilde-zararlari/ Thu, 11 Mar 2021 18:30:28 +0000 https://lotusdermatoloji.com/?p=1526 Ülkemizde pandemi yaklaşık olarak bir sene önce başladı. 2020 yılının mart ayında başlayan kısıtlamalar yüzünden birçok insan evden çalışmaya başladı. Sadece iş hayatı değil, eğitim hayatı ve sosyal hayatı da etkileyen çok yoğun bir süreç haline gelen Covid-19 süreci hala etkisini sürdürüyor. Bu süreçte sokağa çıkma yasakları, kısıtlamalar, seyahat yasakları gibi birçok alanda yaşanan uzaklaşma […]

The post MAVİ IŞIĞIN CİLDE ZARARLARI appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
Ülkemizde pandemi yaklaşık olarak bir sene önce başladı. 2020 yılının mart ayında başlayan kısıtlamalar yüzünden birçok insan evden çalışmaya başladı. Sadece iş hayatı değil, eğitim hayatı ve sosyal hayatı da etkileyen çok yoğun bir süreç haline gelen Covid-19 süreci hala etkisini sürdürüyor. Bu süreçte sokağa çıkma yasakları, kısıtlamalar, seyahat yasakları gibi birçok alanda yaşanan uzaklaşma süreci ise ‘Hayat Eve Sığar’ mottosu ile birlikte yürütüldü. İnsanların evlerinde geçirdiği bu süreç ise birçok insanda hem internet hem de sosyal medyada kalma süresini uzattı. Bitmeyen iş toplantıları, katılması zorunlu eğitimler ve sınavlar, sosyal hayatın devamı adına yürütülen arkadaş görüşmeleri gibi birçok durum ortaya çıktı ve bunların hepsi internet üzerinden edinilen bazı programlar aracılığı ile hayata geçti. Bu programlar arasında Zoom, Google Teams, Jitsi ya da Whatsapp gibi uygulamalar var bildiğimiz gibi. Bu uygulamalar, bilgisayar ve telefonlarda geçirilen  Mavi ışık nedir, mavi ışığın zararları nelerdir, mavi ışıktan korunma yolları nelerdir?

Mavi Işık Nedir?

Mavi ışık en basit tabiriyle; bilgisayarlarda, telefon ve tabletlerde bulunan bir ışıktır. Enerji düzeyi çok yüksek olan bu ışık birçok insan için olağanüstü zararlara yol açabilir. Güneş ışınlarının aksine yapay olarak elde edilen bu ışık türü mavi ışığın kötü diye tabir edilen türüdür. Teknolojik cihazlarda bulunan ve korunması çok mühim ve elzem olan mavi ışık için gerekli önlemleri almazsak cildimizde de önemli değişikliklerin olduğunu fark edebiliriz. 

Bilimsel olarak beynin uyku hormonu yani melatonin salgılamasını önleyen yapay mavi ışık birçok insan üzerinde olumsuz reaksiyonlara sebep oluyor. Hem cildimiz hem de sağlığımız için mavi ışığın oluşturabileceği problemlere gelin birlikte göz atalım.

Mavi Işık İle Yaşamak

Doğal ışık kaynağı sadece fiziksel sağlığımızı ve cildimizi etkileyen bir durum değildir. Aynı zamanda ruh sağlığımızı da etkileyen bir durumdur. Hem fiziksel sağlığımız hem de mental dinginliğimiz için yeterli ve sağlıklı ışık kaynaklarından yararlanmalıyız. Güneş ise dünyamızın doğal enerji ve ışık kaynağıdır. Daha somut düşünecek olursak havanın kapalı olduğu günlerde kendinizi çok daha halsiz ve yorgun hissettiğiniz ya da daha depresif geçirdiğiniz zamanlarınız oldu mu? Ya da çoğu insan neden ışık yoğunluğunun yüksek olduğu bahar ve yaz aylarını daha çok sever? İşte bu sürecin en büyük faktörü güneş ışınlarını alan vücudumuz ve cildimizdir.

Peki en büyük etkilerini tüm hayatımızda hissettiren doğal ışık, yapay ışık kaynaklarına yerini bırakırsa ne olur? Dünyada bu konu ile alakalı olan birçok araştırmaya rastlayabiliriz. Yapay ışığın ve özellikle teknolojik cihazların yaydığı mavi ışığın, yapılan birçok araştırma sonucunda insanların hem sosyal ilişkilerini hem de sağlık durumunu etkilediği ortaya konulmuştur. Bu hafta mavi ışığın cildimize verdiği zararlara ve korunma yollarına bir bakalım istedik. 

Mavi Işığın Zararları Nelerdir?

Mavi ışığın zararları arasında yukarıda bahsettiğimiz gibi sadece melatonin salgılaması değil, birçok farklı sonuç bulunur. Bunları incelemek istersek;

  • Uyku düzenini sağlayan melatoninin salgılanmasını azaltan ve vücudumuzun saati, uyku saati gibi değil de gün ortası saati gibi algılamasını sağlayan mavi ışık, uykusuzluk beraberinde odaklanma problemleri de yaratır. Uyku düzenini tersine çeviren ve insan doğasını alt üst eden mavi ışık, yorgunluk ve huzursuzluk sorunlarına yol açar. 
  • Gözleri çok etkileyen mavi ışık, göz kuruluğuna yol açar. Doğrudan retinaya etki eden mavi ışık aynı zamanda ilerde ciddi göz problemlerine de yol açabilir.
  • Mavi ışığın retina aracılığı ile doğrudan sinyaller alması beynimizin de etkilenmesine yol açıyor. Sebepsiz baş ağrıları, kafa bölgesinde yaşanan sebepsiz bir ağırlık gibi süreçler de kendini hissettirir. Beyne giden bu sinyallerin cildimiz için en büyük etkisi de kollajen ve elastin liflerin azalması şeklinde kendini gösteriri. Bu şu demek oluyor; bu süreç cildinizin erken yaşlanması ile sonuçlanır. 
  • Kollajen ve elastin kaybı yaşayan cildimiz erken yaşlanma belirtileri ile ince çizgiler dışında, sarkma yaşayabilir ve parlaklığını yitirebilir.
  • Cildin stres yaratmasına etki eden mavi ışık, cildin hızla hücre kaybetmesine neden olur. Hücre kaybı ile birlikte yaşlanma hızlanır ve yorgun bir cilde sahip olunur.
  • Teknolojik cihazlarla geçirilen vaktin fiziksel etkileri kadar ruhsal etkileri de olur. Tüm bu süreçler her insanda farklı bir etkiye neden olabilir. Cildimiz çok hassas bir yapıdadır. Yediklerimiz, içtiklerimiz, düşüncelerimiz ve bulunduğumuz ortamdaki havanın kalitesinden bile etkilenen cilt, bu sürece hızlı ve derin bir yanıt verir. 
  • Ciltte renk değişiklikleri ve lekelenmeler oluşur ayrıca cildin kendisini yenileme hızı da azalır. 
  • Bu sürecin sonunda göz çevresi yorgunlukları ve göz hattının daha koyu görünmesi de kaçınılmazdır. Yorgun bir görüntü, göz altında torbalanma ve koyulaşma gibi problemler de kaçınılmazdır. 

Mavi Işıktan Korunma Yolları Nelerdir?

Mavi ışığın kaçınılmaz etkilerinden korunmak için öncelikle bir an önce harekete geçmemiz gerekir. Normal süreçte 8-10 saat kadar uzun bir zaman dilimini karşısında harcadığımız bilgisayarlar, elimizden düşürmediğimiz cep telefonları pandemi süreci ile birlikte çok daha uzun saatler almaya başladı.

  • Öncelikle “Bilgisayar, tablet, TV ve cep telefonu gibi teknolojik cihazlar karşısında bir günde kaç saat geçiriyoruz?”, bunu tespit etmek önemlidir. “Bu saatleri, hangi uygulamalar ya da hangi programlar karşısında harcıyoruz?” Bunları değerlendirip kendi kendimize kısıtlama getirmeli ve bu süreyi en aza indirmeliyiz.
  • Teknolojik cihazlara mutlaka mavi ışık önleyici programlar indirerek kullanmalı ve programın aktif olup olmadığından emin olmalıyız. 
  • Ekranları mutlaka günün hangi saatinde bulunuyorsanız o saate göre mutlaka ayarlamalıyız. Özellikle parlaklık ayarlarını otomatik seçeneklerle kullanmayı tercih edebiliriz.
  • Gündüz saatlerinde parlak ışık, akşam saatlerinde ise sıcak ekran kullanarak beynin melatonin salgılamasına yardımcı olabilir ve cildimizin de kendisini stres altında hissetmesini önleyebiliriz. 
  • Düzenli uyku uyumaya özen göstererek cildin dinlenmiş ve sağlıklı görünmesini sağlayabiliriz. Cilde canlılık ve parlaklık katmak için de kendi cildimize uygun bakım ürünlerini tercih ederek cildi destekleyebiliriz.
  • Cildin kaybettiği nemi geri kazanmasını sağlayarak her hafta peeling uygulamalı ve en geç 2 haftada bir de maske uygulaması yaparak yaşlanmanın etkilerini en aza indirmeye çalışabiliriz. Cildin pürüzsüz ve bakımlı görünmesi için en önemli unsurlarından biri olan nemin yanı sıra doktorumuzun önerdiği ürünleri de takviye etmeliyiz.
  • Cilt bakımı rutinlerimizi mutlaka belirlemeli, düzenli olarak cildimizin hem temizlenmesi hem de neme doyması için gerekli önlemleri almalıyız. 
  • Cildimizde fark ettiğimiz tüm değişiklikler için kendi kararlarımıza ve içgüdülerimize güvenerek hareket etmek yerine öncelikle doktorumuza başvurabilir ve en doğru zamanlama ile en doğru uygulamalara sahip olabiliriz. 
  • Cildimizin hassas, kuru ya da yağlı olmasına bağlı olarak cildin ihtiyacı olan nemi mutlaka ona geri kazandırmalıyız. 
  • Cilt bakımları yanı sıra medikal estetik uygulamaları içinde mutlaka doktorunuza başvurmalı ve süreç çok ilerlemeden en kolay uygulamalarla tedaviye bir an önce başlamalısınız. 

Botoks, dolgu, mezoterapi, PRP, leke tedavisi ve daha birçok uygulama için Lotus Dermatoloji’nin uzman doktorları ile dilediğiniz zaman iletişime geçebilirsiniz. 

 

The post MAVİ IŞIĞIN CİLDE ZARARLARI appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
CİLDİMİZ YETERLİ NEME SAHİP OLMALI https://lotusdermatoloji.com/cildimiz-yeterli-neme-sahip-olmali/ Mon, 08 Feb 2021 19:13:53 +0000 https://lotusdermatoloji.com/?p=1520 Pürüzsüz ve canlı bir cilde sahip olmak için gerekli en temel kişisel bakım aşaması cildin nemini kazanması ve bu nemi korumasıdır. Pürüzsüz, elastikiyetini kaybetmemiş, sıkı, canlı ve parlak görünen bir cilt için cilt tipinin tanımlanması, cildin doğru bir temizlikten geçmesi ve gerekli nem kapasitesine sahip olması gerekir.  Peki, cildin nemini kazanması ne demektir? Nemli Cilt […]

The post CİLDİMİZ YETERLİ NEME SAHİP OLMALI appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
Pürüzsüz ve canlı bir cilde sahip olmak için gerekli en temel kişisel bakım aşaması cildin nemini kazanması ve bu nemi korumasıdır. Pürüzsüz, elastikiyetini kaybetmemiş, sıkı, canlı ve parlak görünen bir cilt için cilt tipinin tanımlanması, cildin doğru bir temizlikten geçmesi ve gerekli nem kapasitesine sahip olması gerekir. 

Peki, cildin nemini kazanması ne demektir?

Nemli Cilt

İnsan vücudundaki suyun %20’sini cilt barındırır. Cildin nemli olması demek cilt katmanları arasındaki en üstte bulunan tabakanın nemli olması demektir. Bahsedilen bu tabakanın %10 ila %15 arasında nem barındırması, nemli bir cilde sahip olunması anlamına gelir. 

Cildimizin en üstteki tabakası dış faktörlerin ik karşılaştığı tabakadır. Bir nevi bakım ve onarım tabakası olarak da adlandırılabilir. Bu tabakadaki su miktarı %10 altına düşerse cildin nemini kaybettiğini söyleyebiliriz.

Nemli Bir Cilt Belirtileri Nelerdir?

Sağlıklı bir ciltten bahsederken doğru uygulamalar ve doğru bakım ürünleri ile temizlenmiş ve nem kazandırılmış bir ciltten bahsedebiliriz. Doğru uygulamalarla nemlendirilmiş bir cilt;

  • Esnek ve yumuşak olur.
  • Canlı bir renge sahiptir.
  • Elastikiyetini kaybetmez, gerilmez.
  • Gözle görülen ince çizgiler ve hafif kırışıklıklar derinliğini kaybeder.
  • Cildin güçlenmesi ile birlikte dudakların görünümü ve elmacık kemikleri ile çene hattının hacmi de güçlenir. 

Nemli Bir Cilt İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • İnsanların yaşamlarını devam ettirebilmesi için en gerekli unsur hava ise, vücudumuzun sağlıklı olabilmesi için en gerekli unsurlardan biri de sudur. İnsan vücudunun toplam ağırlığının %65’ini suyun oluşturduğunu düşünürsek ve bu oranın yaklaşık %20’sinin de cildimizde bulunduğunu düşünürsek, cilt sağlığı için en temel gereksinimin su olduğunu söyleyebiliriz. 
  • Dış ortam ile temas halinde olan ve dış faktörlerden en çok etkilenen yapının cildimiz olduğunu düşünürsek, dış dünyadaki atmosferik değişimlerin de cildimizi etkilediğini unutmamalıyız. Kış aylarında zorlu hava koşullarına karşı savaşan ve nemini kaybeden cilt, yaz aylarında da hava sıcaklığının getirdiği su kaybı ile nemini kaybedebilir.
  • Su tüketimi ve iklim şartları dışında kişinin duygu durumu da cildin nem dengesini etkileyebilir. Yorgunluk ve stres gibi günümüzün en önemli dış faktörleri tüm vücudumuzda olduğu gibi cildimizde de etkisini gösterir. Yorgunluk, uykusuzluk ve stres gibi faktörlerle etkilenen cildimiz canlılığını yitirir, parlaklığını kaybeder ve pullanma gibi problemler görülebilir. 
  • Kişisel bakımın en önemli uygulama yöntemlerini kişisel bakım ürünleri oluşturur. Yanlış kullanılan kişisel bakım ürünleri cildin sağlığının bozulmasını sağlayan en önemli etkenler arasında yer alır. Günlük kullanılan temizleyiciler, tonikler ve kremler için doğru seçimleri yaparak cildin en sık karşılaştığı etkenlerin sağlıklı olmasını sağlayabilirsiniz. 
  • Kişisel bakım ürünleri yanı sıra kozmetik ürünleri için de aynı şeyi söyleyebiliriz. İçeriği okunmadan alınan yanlış kozmetik ürünler, cildin kurumasının en büyük etkenleri arasında yer alır. Ve güne başlarken cilde uygulanan kozmetik ürünler tüm gün cildimizin hava almasını engeller. Gün sonunda da doğru bir şekilde temizlenmeyen kozmetik ürünler cildin en büyük tehdidi haline gelebilir. 
  • Akne karşıtı ve antikolesterol ilaçlar da cildin kurumasını ve cilt üzerinde kurumaya bağlı olarak pullanmaların oluşmasını tetikleyebilir. 
  • Cildin nemlenmesindeki en önemli etken olan hyaluronik asit molekülleri içeren bakım ürünlerine mutlaka yer verilmelidir. 
  • Vee bir insanın sağlıklı bir ömür sürmesi için gerekli olan sağlıklı beslenme çizelgesi ve düzenli spor alışkanlıkları vücudun her bir parçasının ihtiyaç duyduğu bir etmendir. Düzenli uyku, sağlıklı beslenme programı ve her gün yapılan düzenli spor alışkanlıkları sayesinde cildin de yenilenmesi ve sağlıklı kalmasını destekleyebiliriz. 

Cildin Nem Dengesi Nasıl Sağlanır?

Cildimiz 3 ana tabakadan oluşur. Bu tabakalar epidermis, dermis ve cilt altı dokusu olarak adlandırılır. Cildin nemi sağlamak için tuttuğu su dermis tabakasının derinliklerinde bulunur. Epidermis tabakasının yani cildin en üstteki tabakasının nemlendirilmesi ise dinamik ve statik su ile olur. Cildin nem dengesini sağlayan doğal mekanizması bu iki su akışı arasındaki dengenin sağlanması demektir. 

Bu süreçte etkili olan 3 ana maddeden söz edilebilir. NMF olarak kısaltılan doğal nemlendirici faktörler, cildin en üst tabakasındaki lipitler ve aquaporinler.

Doğal Nemlendirici Faktörler Nelerdir?

Cildin doğal yenileme döngüsünde cildimizin nem dengesini korumasını ve epidermisteki suyun kalıcılığını sağlaması için en çok bilinen nmf’ler üre ve laktik asittir. Kozmetik sektöründe bilinen nmf’ler ise gliserin ve ksilitoldur. 

Cildin Nemlenmesi İçin Yapılması Gerekenler Nelerdir?

  • Öncelikle cilt tipinin doğru analiz edilmesi ve bir dermatoloji uzmanı tarafından cilt tipi ile cilt problemlerinin doğru bir teşhisi gereklidir.
  • Bu belirlenme sırasında cildin kurumasına neden olan faktörlerde değişimlere gidilmelidir.
  • Cildin su kaybının önlenmesi için her gün en az 1.5 lt su içilmesi gerekir.
  • Cilt tipine ve cildin ihtiyacına uygun olmayan kişisel bakım ürünlerinin kullanımına son verilmelidir.
  • Sağlıklı bir beslenme programı hazırlanmalı, yağlı ve ağır yemeklerden uzak durulmalıdır. 
  • Düzenli olarak spor yapılmalı, strese sebep olan etkenleri en aza indirmek için bireysel zamanlar yaratılmalıdır.
  • Cildin tahriş olmasına yol açan cilt bakım ürünleri kullanılmamalıdır.
  • Hem yüz hem de cilt sağlığı için ve cildin nem dengesini sağlayabilmek için cildin doğru bir temizleme sürecinden geçmesini sağlamak ve nemlendirme işlemini cildin pH seviyesine uygun olan doğru nemlendirici formları ile sağlanmalıdır.
  • Cilt temizliği periyodu hem  sabah hem de akşam tekrarlanmalıdır. Her temizleme işleminden sonra cilt mutlaka nemlendirilmelidir. 
  • Cilt rengine uygun olan güneş kremleri dört mevsim kullanılmalıdır.
  • Haftalık düzenli olarak peeling uygulanmalı, en geç 15 günlük periyotlar halinde de maske uygulaması yapılmalıdır. 
  • Kalınlaşan ilk boynuzsu tabakanın hücre yenilenmesinin hızlanmasını sağlamak adına doğru bakım ürünleri ile doğru adımları uygulayarak cildin dönüşmesi sağlanmalıdır. 

 

Gergin, pürüzlü, tahriş olmuş, pullanmış, çatlaklar oluşmuş bir cildi tersine çevirebilmek için cildin korunmasını sağlamalı ve uzmanlarımız tarafından kişiye özgü tedavi programını edinmelisiniz. 

Cildin kuru ya da nemsiz olduğunu doğru teşhis etmek, doğru bakım ürünleri ile uygulama sağlamak ve cilde gerekli olan özeni uzman eller aracılığı ile sağlamak isterseniz Lotus Dermatoloji olarak sizleri ağırlamak isteriz. 

Özellikle içerisinde bulunduğumuz kış ayları için doğru bilinen yanlışları önlemek ve en doğru tavsiyeleri almak için kendinizi uzman ellere bırakabilirsiniz. 

 

The post CİLDİMİZ YETERLİ NEME SAHİP OLMALI appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
STRES VE CİLDİMİZE ETKİLERİ https://lotusdermatoloji.com/stres-ve-cildimize-etkileri/ Thu, 28 Jan 2021 18:30:54 +0000 https://lotusdermatoloji.com/?p=1515 Hayatın birçok alanında başa çıkmak zorunda kaldığımız sorumluluklarımız var. Bu sorumlulukların getirdiği yükümlülükler, yetişmesi gereken deadlinelar, ilgi görmeyi bekleyen kişiler, yoğun okul ya da iş temposu yanı sıra ev içi sorumluluklar gibi pek çok etkenle birlikte stres hayatımızın tam ortasına oturur. Psikolojik hastalıklardan biri olan ve çok yıpratıcı bir süreç olan endişe, korku, stres gibi […]

The post STRES VE CİLDİMİZE ETKİLERİ appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
Hayatın birçok alanında başa çıkmak zorunda kaldığımız sorumluluklarımız var. Bu sorumlulukların getirdiği yükümlülükler, yetişmesi gereken deadlinelar, ilgi görmeyi bekleyen kişiler, yoğun okul ya da iş temposu yanı sıra ev içi sorumluluklar gibi pek çok etkenle birlikte stres hayatımızın tam ortasına oturur.

Psikolojik hastalıklardan biri olan ve çok yıpratıcı bir süreç olan endişe, korku, stres gibi kavramlar her ne kadar soyut kavramlar gibi görünse de hayatımızda bıraktıkları izler somut bir hal alabilir. Bu somut problemlerin belirtilerini cildimiz üzerinde de görebiliriz. Uzun vadede etkisini gösteren etkiler kadar kısa vadede kendisini gösteren etkilerin de olduğunu bilerek, bu sorunlardan korunmak için  önlemler alabiliriz. 

Stresin neden olduğu psikolojik süreçlerin depresyon gibi daha büyük ve yoğun korkular içeren süreçlere dönüşmesi ile de vücudumuzun her alanında etkisini hissedebileceğimiz sağlık problemleri ile karşılaşabiliriz. 

Depresyondaki birçok insan sağlık kontrollerinde somut sorunlarla karşılaşmanın en büyük etkilerini yaşadıkları sıkıntılarda bulur. Aynı şekilde yoğun depresif duygular içeren süreçlerde kişilerin vücudunda çeşitli acı ve ağrılar da hissettiğini duyarız. Bunların anlık belirtiler olduğunu bilmeli ve vücudumuzun diğer parçalarında da anlık ya da kronik hasarlar bırakabileceğini göz önünde bulundurmalıyız.

Peki stresin en çabuk ve belirgin belirtilerini gördüğümüz cildimizde ne gibi değişiklikler görür ve bu sebeple oluşan cilt problemleri için neler yapabiliriz?

Stres Belirtileri Nelerdir?

Kişinin yaşadığı stres sürecinin etkilerinin incelenmesi fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal alanlarda kişinin incelenmesini gerektirir. 

Stresin neden olduğu fiziksel belirtilerin arasında bulunan cilt problemleri de zannedilenden daha büyük problemlere yol açabilir. Bu nedenle bu durumun farkına varmalı ve gerekli zihinsel ve fiziksel önlemleri almalıyız.

Stresin Neden Olduğu Hastalıklar Nelerdir?

Yoğun stres altında kalan bireylerde ya da kronik olarak stres yaşayan bireylerde meydana gelen hastalıkları şöyle sıralayabiliriz: 

  • Kısa sürede ani kilo değişimleri
  • Çeşitli kalp hastalıkları
  • Sindirim sistemi problemleri
  • Bağışıklık sistemi hastalıkları
  • Düzensiz uyku süreci
  • Zihinsel problemler ve hafıza zayıflığı
  • Vücudun çeşitli bölgelerinde hissedilen ağrı

 

Kalp rahatsızlıklarından sindirim sistemi problemlerine kadar birçok hastalığa davetiye çıkaran stresin cildimiz üzerinde bıraktığı rahatsızlıklar ise şöyle: 

  • Cilt tipine göre cildin kuruluğunda ya da yağ oranında artış: Stres dönemlerinde vücudumuzda artan kortizol ve adrenalin gibi hormonlar ter bezlerinin daha hızlı çalışmasına neden olur. Bu nedenle vücudun su kaybı daha fazla olur. Eğer kişinin su tüketimi de fazla değilse cilt kuruması kaçınılmaz olarak karşımıza çıkar. Aynı zamanda cildin canlı ve parlak görünmesini sağlayan hyaluronik asit sentezinin azalması da cilt kurumasının en büyük sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkar. Cilt tipine göre kuruma görülebileceği gibi aynı şekilde yağlanma da artabilir.
  • Cildin daha hızlı yaşlanması: Stresin cildimiz üzerinde bıraktığı etkilerin en büyüğü ise yaşlanma belirtilerinin artmasıdır. Stres dönemlerinde vücutta azalan kortizol sentezi ile kollajen ve hyaluronik asit sentezi de azalır. Bu sürecin sonunda ise cildin kurumasının yanı sıra ince çizgiler oluşmaya başlar, var olan çizgiler ise derinleşir ve kırışıklıklara dönüşür. Stres döneminde bozulan çalışma düzeni ya da uyku düzeni de yaşlanma belirtilerinin çok daha erken karşımıza çıkmasını etkiler.
  • Saç dökülmesi: Stresin saçlardaki etkisi de kendisini dökülme ile gösterir. Canlı bir yapı olan ve yediklerimizden, bulunduğumuz ortamın havasından ya da yaşadıklarımızdan etkilenen saçlarımız da canlılığını ve parlaklığını yitirir. Cansızlaşan saçlarımız ve sağlığını kaybeden saç derimiz saçlarımızın kırılarak ya da koparak dökülmesine neden olur. 
  • Tırnakların zarar görmesi: Stresli dönemlerde yeme alışkanlıklarımızın değişmesi ve bakım periyotlarımızın da azalması ile tırnaklarımızda da değişiklikler görülür. Bu değişikliklerin başında tırnakların kolay kırılması ve tırnak üzerinde beyaz noktaların belirmesi şeklinde olacaktır. 
  • Sedef hastalığı, egzama, akne, uçuk ve cilt döküntüleri, gül hastalığı ve vitiligo gibi cilt hastalıklarının en büyük kaynaklarından biri de stres olarak gösterilir. Yanlış bakım süreçleri ve kişisel bakım ürünleri yanı sıra stres de sıralanan cilt hastalıklarına karşı cildin daha hassas ve savunmasız olmasına neden olabilir. Aynı zamanda bu tür cilt hastalıklarına sahip olan kişilerde de hastalık belirtilerinin arttığı gözlemlenebilir. 

Stresin Etkilerinden Kurtulmak İçin Neler Yapabiliriz?

Mental bir problem olarak görülen stresin etkilerinden kurtulabilmek için öncelikle kişisel olarak bu süreçten çıkma isteğine sahip olmalıyız. Bu sürecin tedavisini istedikten sonra izlenebilecek olan adımları ise şöyle sıralayabiliriz:

  • Stres kaynağını belirlemek
  • Kendi motivasyonlarını takip ve kendine zaman ayırmak
  • Her duygu ve düşünceni yargılama, bir süre kendini uzaktan izlemek
  • Bireysel olarak bakım için zaman ayır ve bunu belirli periyotlarda tekrarlamak
  • Düzenli beslenmeye özen göster ve her gün mutlaka açık havada vakit geçirmek, spor yapmak
  • Uyku düzenini korumaya çalışmak
  • İyi gelen arkadaşlarınla vakit geçirmek, eğlenceli müzikler dinlemek, komik filmlerde gülmeyi araştırmak
  • Yoga ve meditasyon yapmayı denemek
  • Affetmeyi öğren ve mümkünse bir psikiyatri uzmanından yardım almak

Strese Karşı Cildimizi Nasıl Korumalıyız?

  • Strese neden olan sorunları belirledikten sonra öncelikle kendimizi rahatlatan motivasyon kaynaklarımızı bulabiliriz.
  • Cildimiz için uygun olan temizleyicileri sabah ve akşam kullanmaya devam edebilir ve cildimize uyguladığımız bakım rutinlerini bozmamalıyız.
  • Cilt tipimize uygun nemlendiricileri mutlaka kullanmalıyız. Böylelikle cildin yatkın olduğu kuruluk ya da yağlanma gibi problemlerin önüne geçebiliriz.
  • Güneş korumamızı kesinlikle ihmal etmemeli ve cildin savunmasını kırmamalıyız. 

Zihinsel olarak öncelikle kendimizi bu durumdan kurtarmaya çalışarak bu sürecin bir an önce sonlanmasını sağlamalıyız. Aynı zamanda farketmediğimiz sağlık sorunları için en kısa zamanda check-up yaptırmalı ihmal ettiğimiz sağlığımız için tıbbi çözümler de aramalıyız.

Cildimizde beliren problemler için de öncelikle bir dermatolog yardımıyla bu sürecin seyrini belirlemeli ve bireysel olarak hazırlanan cilt bakım seanslarına katılım göstermeliyiz. 

Lotus Dermatoloji olarak bu sürecin cildimize bıraktığı etkileri en hızlı ve etkili yöntemlerle çözebilmek için kişisel programlarla tedavi programlarımızı yürütebiliriz. 

 

The post STRES VE CİLDİMİZE ETKİLERİ appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
MASKE KULLANIMININ CİLDİMİZE ETKİLERİ https://lotusdermatoloji.com/maske-kullaniminin-cildimize-etkileri/ Mon, 18 Jan 2021 17:40:22 +0000 https://lotusdermatoloji.com/?p=1505 2020 yılı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pandemi yılı olarak kayıtlara geçti. Geçtiğimiz yılda hemen hemen tüm dünyanın gündemini meşgul eden Covid-19 salgını ile birlikte tüm dünya genelinde Dünya Sağlık Örgütü’nün de çağrısı ile sokağa çıkma kısıtlamaları getirildi. Bu sürecin bir an önce son bulabilmesi adına salgının daha fazla kişiye bulaşmamasının sağlanması için en […]

The post MASKE KULLANIMININ CİLDİMİZE ETKİLERİ appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
2020 yılı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pandemi yılı olarak kayıtlara geçti. Geçtiğimiz yılda hemen hemen tüm dünyanın gündemini meşgul eden Covid-19 salgını ile birlikte tüm dünya genelinde Dünya Sağlık Örgütü’nün de çağrısı ile sokağa çıkma kısıtlamaları getirildi. Bu sürecin bir an önce son bulabilmesi adına salgının daha fazla kişiye bulaşmamasının sağlanması için en gerekli temel kullanım da maske kullanımı olarak karşımıza çıktı.

Solunum yolu ile bulaştığı tespit edilen Covid-19 salgını için hem bireysel korunma hem de çevremizdeki insanların korunması adına kullanılması elzem materyallerden biri olan maske kullanımı ise birçok insan için bir an önce son bulması gereken bir süreç olarak karşımıza çıktı.

Maske kullanımı sırasında hava almayan yüz bölgesi de bazı belirtilerle birlikte kendisini göstermeye başladı. 

Sadece hayatımız için başka bir yön değil aynı zamanda yepyeni bir düzen ve alışkanlıklar da beraberinde getiren bu sürecin cildimize bıraktığı izler de oldukça ciddi boyutlara ulaşan önemli birer problemler haline geldi. 

Maske Kullanımının Cildimiz Üzerindeki En Basit Belirtileri Nelerdir?

Cerrahi maske olarak bilinen ve genel anlamda kullanımı operasyon süresince olan maskeler hızla günlük hayatımızın bir parçası olmaya devam ediyor. Uzun süreli kullanım sağlanması ile insanlar ve nefes alamayan cildimiz de çeşitli problemlerle karşılaşıyor.

Uzun süre ve yanlış kullanılan maskeler ciltte kızarıklık belirtilerinden egzamaya kadar birçok farklı problemle birlikte karşımıza çıkıyor.

Yanlış ve uzun süreli kullanım sağlanan maskeler ile birlikte cildimiz de tahrişe açık hale geliyor ve birçok hastalık için çok daha hassas oluyor.

Burun kısmındaki ince tellerle burnun üzerinden yüzümüze tamamen kapanan ve hava geçirgenliği en aza indirilen maske çeşitleri ile burun üstü, göz altı ve boyun bölgesi gibi ince tabakalardan oluşan bölgeler için en büyük belirtiler hafif kızarıklıklar gibi kendini gösteriyor. Kullanım sıklığına ve kullanım süresine bağlı olarak değişen bu belirtiler de zamanla kaşıntı, döküntü ve egzama gibi çeşitli cilt problemlerine yol açarak ciddi sonuçlar doğuruyor. 

Maske Kullanımı ile Birlikte Meydana Gelebilecek Olan Cilt Hastalıkları?

Akne: Maskenin etkisiyle kapalı kalan yüzümüz terlemeye başlar. Özellikle de yağlı cilt yapısında terlemeye bağlı olarak yağ salgısı artar. Bu yağ salgısının gözenekleri doldurması ile de akne ve sivilce gibi cilt problemlerinde artış görülür. 

Gül Hastalığı: Rozasea olarak da bilinen bu cilt hastalığı, maske kullanımı ve sıcak havanın etkisi ile birlikte görülmeye başlar. Yüzdeki kızarıklıklar ve damarlanma artışları ile birlikte ilerleyen bu hastalık bir an önce önlem alınmazsa ilerde tedavi edilmesi zor durumlarla karşılaşılabilir. 

İsilik: Kapalı kalan yüzümüzün terleme ile birlikte ter bezlerinin tıkanması sonucu ve halk arasında isilik olarak bilinen şeffaf su kesecikleri ya da milia kistleri oluşabilir. 

Egzama: Kadınlarda burun kenarları gibi ince deride ve erkeklerde de sakal ve bıyık bölgesinde oluşan kaşıntı, pullanma ve kızarıklıkların ilerlemesi ile yağlı egzama ya da alerjik reaksiyonlar gibi problemlerle karşılaşılabilir.

Renk değişimleri: Özellikle güneşli havalarda maske ile kapalı kalan alanların güneş görmemesi ile açık kalan bölgelerle arasında bir renk farklılığı görülebilir. Uzun süre havasız kalan ciltlerde de cilt tonunun hafif koyulaştığı fark edilebilir. 

Maske Kullanımının Etkilerini Azaltmak İçin Neler Yapılmalıdır?

  • Kullanılan nemlendiriciyi maske kullanımından en az bir saat önce gerçekleştirerek cildin nemi kazanması sağlanabilir.
  • Makyaj yapımından uzak durmalı ve belirli aralıklarla cildin 15 dakika kadar hava almasını sağlanmalıdır. Nemlenen maskelerin tekrar kullanımından mutlaka kaçınılmalıdır.  
  • Maske seçiminde de mümkünse pamuk maskeler tercih edilmeli ve her gün temizlenerek dezenfekte edilerek tekrar kullanımı sağlanmalıdır. Pamuk maske dışında tercih edilen cerrahi maskeler için de sık sık değişim sağlanmalıdır. 
  • Maske kullanmayı öğrendiğimiz ve hayatımızın önemli bir parçası haline getirdiğimiz bu süreçte maske kullanımının etkilerini en aza indirmek için kaşınma riskini en aza indirmeli, gerekli temizlik sağlamalı ve cilde uygun bakım ürünleri ile cilt desteklenmelidir.

Maske Kullanımı Sürecinde Cilt Bakımı Nasıl Yapılmalıdır?

Maske kullanmak zorunda kaldığımız bu süreçlerde maskenin oluşturduğu baskıyı en aza indirebilmek için cildimize çok daha özenli davranılmalıdır. Gerekli temizliği cilt türüne göre yapmalı ve cildin kaybettiği nemi geri kazanması sağlanmalıdır.

Rutin temizlik ve bakım ürünlerine ek olarak doğru bir temizleyiciye ve yağ bazlı olmayan nemlendiricileri tercih etmeye dikkat edilmelidir.

Maskenin zarar verdiği bölgeler için bariyer bazlı kremleri tercih edilmeli ve maske etkisini de en aza indirmek için olası tüm faktörleri göz önünde bulundurulmalıdır.

Maske kullanımının hasar verdiği bölgelerde görülen kırmızı renkli irin dolu sivilceler, derideki pullanma, akne, renk değişimleri ve kaşıntı ile oluşan kızarıklık gibi belirtiler cildimizin alarm vermeye başladığının ciddi göstergeleri olarak kabul edilebilir. Bu süreçte bu ve benzeri şekillerde meydana gelen tüm cilt problemleri için mutlaka uzman desteği almalı ve dermatologlar tarafından hazırlanan bir tedavi sürecini tercih edilmelidir.

Kullanılan temizleyici ve nemlendirici gibi kişisel bakım ürünlerinin içeriklerine de dikkat etmeli ve sert temizleyiciler yerine yumuşak cilt soyucuları tercih edilmelidir.

Bu anlamda kişisel bakım ürünlerinin içerisinde bulunan pantenol, allantoin, seramitler, lavanta yağı gibi içerikleri tercih edebilir ve doğru bir maske kullanımı ve doğru bakım ürünleri ile cildinizi en sağlıklı şekilde korunmalıdır. 

 

The post MASKE KULLANIMININ CİLDİMİZE ETKİLERİ appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
CİLT SARKMASINA KARŞI MUCİZEVİ ÇÖZÜM: MEZOLIFT https://lotusdermatoloji.com/cilt-sarkmasina-karsi-mucizevi-cozum-mezolift/ Sun, 27 Dec 2020 18:52:06 +0000 https://lotusdermatoloji.com/?p=1497 Cildimiz hem biyolojik olarak doğal sebeplerle hem de dış faktörlerin etkisiyle zamanla değişimler gösterir. Bu değişimler kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bu değişimlerin başında ise yaşlanmaya bağlı olarak ya da çeşitli faktörlerin de etkisiyle görülen cilt sarkmaları gelir. Bu hafta, zamana meydan okuyan her kadın için mucizevi bir çözüm olan mezoterapi ile neler yapabileceğimize bir bakalım […]

The post CİLT SARKMASINA KARŞI MUCİZEVİ ÇÖZÜM: MEZOLIFT appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
Cildimiz hem biyolojik olarak doğal sebeplerle hem de dış faktörlerin etkisiyle zamanla değişimler gösterir. Bu değişimler kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bu değişimlerin başında ise yaşlanmaya bağlı olarak ya da çeşitli faktörlerin de etkisiyle görülen cilt sarkmaları gelir.

Bu hafta, zamana meydan okuyan her kadın için mucizevi bir çözüm olan mezoterapi ile neler yapabileceğimize bir bakalım ve bu mucizevi karışımın özelliklerini inceleyelim.

Cilt Sarkmaları Nedenleri?

Her kadın cildinin parlamasını, sıkı görünmesini ve esnekliğini kaybetmeden yumuşak ve güçlü olmasını ister. Ancak çeşitli faktörler o sıkı ve parlak görüntünün kaybolmasına neden olur. Cilt sarkmalarının nedenlerini incelemek istersek;

  • Yaşlanmak: Vücudumuzun en doğal süreci içinde özellikle yüz ve boyun bölgesinde meydana gelen kırışıklık ve sarkmalar evrimimizin kaçınılmaz bir parçasıdır.
  • Düzensiz kilo alışverişi: Dönem dönem kilo kontrolünü kaybedebilir ve bu dönemlerde hızla kilo alıp vermeler yaşayabiliriz. 
  • Sağlıksız beslenme: Yoğun geçen gün aralarında beslenme programımıza uymak için ekstra çaba göstermemiz gerekir ve bazen de beslenme kontrolünde özensizlik yaşayabiliriz. Ayrıca alkol ve sigara tüketimi de bu sürecin en önemli bir parçası olarak karşımıza çıkar.
  • Düzensiz uyku: Vücudumuz kadar beynimizin de dinlenmesi için en gerekli düzen beslenme kadar uykuda da kendini gösterir.
  • Stresli bir yaşam: Modern dünyanın karmaşası içinde bazen her şey üstümüze üstümüze gelir. Modern tıbbın da en önemli sağlık nedenleri arasında yerini alır.
  • Yanlış cilt bakımı: Cildimize uygun bakım aşamalarını uygulamadan cildimize destek olduğumuzu düşünürken yanlış hamleler yapabiliriz. En doğru bakım aşamaları ve en doğru malzemeler için uzman görüşlerini almak da yarar var.

Tüm bu sebepler ve kişiye özel diğer sebepler cildimiz üzerinde inanılmaz bir etki bırakırlar. Bu etkilerin en büyük yansıması da cilt sarkmaları şeklinde olabilir. Peki bu soruna nasıl çözüm bulabiliriz?

Mezolift Nedir?

Mezolift, son yıllarda tüm dünyanın dikkatlerini üzerinde çeken mucizevi bir çözüm olarak karşımıza çıkar. Genellikle bir karışım halinde derinin orta tabakasına enjekte edilen vitamin, mineral ve amino asitler ve enzimler olarak bilinir. Hazırlanan karışım mikroenjeksiyon ile cilde enjekte edilir. 

Mezoterapi olarak da bilinen bu uygulama dolgunluğunu kaybeden cildin sıkılaşmasını ve elastikiyetini kazanmasını sağlar. Cilt kırışıklıkları ve sarkmaları adına bilinen en etkili yöntemler arasında yer alan mezoterapi ile en güçlü anti-aging uygulamasını tercih edebilirsiniz. 

Arzu ettiğiniz dolgun, sıkı, parlak ve canlı bir cilt için uygulanan bu karışımın ne olduğuna ve hangi bileşenlerin karışımlarından oluştuğuna bir bakalım.

Mucizevi Mezolift Karışımının Bileşenleri Nelerdir?

Mezoterapi için uygulanan bileşenlerin kişiden kişiye değiştiğini aktararak karşımda kullanılan malzemelere bir bakalım. Standart bir formülü olmayan bu karışım cildin ihtiyaçlarına göre değişebilir ve bu durumda uzman doktorların yorumlarını mutlaka dikkate almalısınız. 

  • Hyaluronik Asit: Yüz Mezoterapisi olarak bilinen Mezolifting için en temel malzeme hyaluronik asittir. Ciltteki hücrelerin beslenmesinde ve yenilenmesine en büyük katkıyı sağlayan hyaluronik asit hemen hemen her nemlendirici kremin de ana malzemesi olarak bilinir.
  • Vitaminler: Genellikle A, B5, C, D, E ve K vitaminleri cildin ihtiyacına uygun miktarlarda ve uygun görülen çeşitleri ile karıştırılır. A vitamini ile, ciltteki yenilenmeyi hızlandırılır ve kolajen emilimini sağlanır, B5 vitamini ile hormon sentezine yardımcı olur, C vitamini ile melanin salgılanmasını azaltarak kolajen sentezini artırır, E vitamini ile toksinleri atabileceğiniz antioksidan etkisi yaratır e son olarak da K vitamini ile derinin mikrosirkülasyonunu artırır
  • Mineraller: Hücrelerin çoğalması ve hasarlı dokuların onarılması için önemli olan silika ve ceramid gibi mineraller sayesinde cildin bebek cildi gibi pürüzsüz olmasına katkıda bulunur.. 
  • Amino Asitler: Taurin, ubiquinone ve sodyum piruvat gibi amino asitler sayesinde de proteinin sentezlenmesine yardımcı olur. 
  • PRP: Derideki kök hücreleri uyarır. 
  • Kolajen, elastin, retinol ve glikolik asit gibi bileşenler de hücre yenilenmesini hızlandırır ve kollajen sentezini artırır.

Mezoterapi Cilt Sarkmaları Dışında Hangi Durumlarda Uygulanır?

Bu mucizevi uygulama sayesinde sadece cilt sarkmaları değil birçok konuda cildiniz için en güzel adımları atabilir ve cildinizdeki efsanevi farkı gözle görülür bir şekilde hissedebilirsiniz. Hadi gelin hangi durumlarda mezoterapi uygulayabileceğimiz bir bakalım.

  • Cilt yaşlanması ve cilt sarkması
  • Leke tedavisi
  • Kilo alışverişinden kaynaklanan cilt çatlakları
  • Gözaltı problemleri
  • Alerjiler
  • Saç tedavisi çeşitleri 

 

Kırışıklıklarından kurtulmuş, aydınlık, sıkı ve pürüzsüz bir cilde sahip olmak isterseniz sizin için en uygun mezoterapi karışımına uzmanlarımız sayesinde sahip olabilir ve en doğru uygulamalarla en kısa zamanda arzu ettiğiniz görünüme kavuşabilirsiniz. 

 

The post CİLT SARKMASINA KARŞI MUCİZEVİ ÇÖZÜM: MEZOLIFT appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
CİLT BAKIMINI DOGRU YAPIYOR MUYUZ? https://lotusdermatoloji.com/cilt-bakimini-dogru-yapiyor-muyuz/ Sun, 20 Dec 2020 14:17:08 +0000 https://lotusdermatoloji.com/?p=1491 Cildimiz bizi yansıtan en önemli parçamızdır. Cilt rengimiz ve cildimizin kalitesi ile ihtiyaçları karşılanmış bir cildin parlaklığı en önemli unsurlar arasında yer alır. Cildimiz hem iç hem de dış faktörlerden etkilenen bir yapıdadır. Bu nedenle doğru bir cilt bakımı sayesinde dış görünüşümüzün en önemli yapısını iyileştirme çabalarını karşılamış olabilir.  Bu hafta herkesin bildiği cilt bakımı süreçlerinin […]

The post CİLT BAKIMINI DOGRU YAPIYOR MUYUZ? appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
Cildimiz bizi yansıtan en önemli parçamızdır. Cilt rengimiz ve cildimizin kalitesi ile ihtiyaçları karşılanmış bir cildin parlaklığı en önemli unsurlar arasında yer alır. Cildimiz hem iç hem de dış faktörlerden etkilenen bir yapıdadır. Bu nedenle doğru bir cilt bakımı sayesinde dış görünüşümüzün en önemli yapısını iyileştirme çabalarını karşılamış olabilir. 

Bu hafta herkesin bildiği cilt bakımı süreçlerinin üzerinden geçelim ve çok daha kaliteli bir cilt bakımı için dikkat edilmesi gerekenleri gözden geçirelim.

Cilt Bakımı Nedir?

Tüm gün boyunca yorulan ve çeşitli faktörlere maruz kalan cildimiz zamanın da etkisiyle eski formunu kaybedebilir. Çok daha sağlıklı ve parlak görünen bir cilt için cildin ihtiyaçlarını yorumlamak ve doğru teknikleri uygulamak son derece önemlidir. Bu nedenle öncelikle “Cilt bakımı nedir?” sorusunun cevabını vermeye çalışabiliriz. 

Cilt bakımı, cildin doğru bir şekilde temizlenmesi, dinlenmesi ve nemlendirilmesi işlemi olarak bilinir. Yıpranan, yorulan, yaşlanmayla beraber elastikiyetini kaybeden ve renk değişikliklerine maruz kalan bir cilt için de herkesin önerdiği yöntemleri uygularken dikkatli davranmak gerekir.

Cilt bakımının temel özellikleri arasında öncelikle cildin sağlığını koruması ve cilt tipine uygun olan cilt bakım malzemelerinin kullanılması bulunur. 

Bakımlı Bir Cilde Sahip Olmak İçin Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Zamanla çeşitli faktörlerle meydana gelen cilt problemlerinin bıraktığı hasarı en aza indirmek ve yaşlanmanın etkilerini de olabildiğince azaltabilmek için düzenli olarak cilt bakımı yapılması beklenir. 

Cilt bakımı yalnızca kişisel bakım malzemelerinin kullanılması ile ilgili değildir. Çok faktörlü bir etkilenme alanı olan cildimiz için öncelikle düzenli beslenme alışkanlıkları edinmeli ve düzenli spor rutinlerini hayatımıza almalıyız. 

  • Sağlıklı beslenen ve düzenli olarak sporla desteklenen bir vücudun en belirgin özellikleri cildimiz üzerinde de gözlenebilir. Bu nedenle öncelikle hayat standartlarımızı iyileştirmek için çaba göstermeli ve hem biyolojik hem de fiziksel özelliklerimiz sayesinde sağlıklı ve uzun bir ömür için özen göstermeliyiz.
  • Mental olarak kişinin duygu ve düşünceleri ile yaşadığı stres ortamı da cildimizi etkileyen en önemli faktörler arasındadır. Stresin bilinen zararları arasında sadece fiziksel değil aynı zamanda biyolojik olarak da etkiler görebilirsiniz. Dolayısıyla her birey öncelikle kendi motivasyonunu sağlamalı ve hayattaki amacına yönelik planlarını göz önünde bulundurmalıdır. 
  • Cilt bakımının desteklenmesi ve cildin parlak ve sıkı görünümünü kaybetmemesi için aynı zamanda kişisel bakım ürünlerinin de düzenli ve doğru bir şekilde uygulanması gerekir. 
  • Bol su içmek ve düzenli uyumak da hem cilt sağlığımız hem de mental sağlığımız için en önemli faktörler arasında yer alır.

Hadi gelin doğru bir cilt bakımı için olmazsa olmazlarımıza bir bakalım.

Doğru Bir Cilt Bakımı Nasıl Yapılır?

Her bir insan kendi içinde özel ve değerlidir. Kişilik özelliklerimiz, fiziksel özelliklerimiz ve biyolojik yatkınlıklarımız ne kadar farklı ve her birimiz için ayrı ayrı önemli ise cildimiz de birbirimizden farklı olacak ve bizi biz yapan diğer özelliklerin arasında yerini alacaktır. Bu nedenle cildimiz için yapacağımız uygulamaların da kişiye uygun olması çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkar. 

Cilt tipinin belirlenmesi ve cildin ihtiyaç duyduğu bakımın sağlanması için gerekli olan cilt bakımı özellikleri arasında doğru temizleme ve arındırma ürünleri, detox ürünleri ve nemlendiriciler yer alır. 

Uzmanların teşhisi ve yorumları da dikkate alınarak cildin ihtiyaç duyduğu bakımın sağlanması ve bu işlemlerin düzenli bir şekilde yapılması ile cildin çok daha sağlıklı ve bakımlı görünmesini sağlayabiliriz.

Doğru bir cilt bakımının ilk adımı olan uzman görüşlerini aldıktan sonra ve tavsiyelerine uyduktan sonra cildinizin sağlıklı görünmemesi için hiçbir neden kalmaz.

Doğru Cilt Bakımının Uygulamaları Nelerdir?

  • Temizlik: Doğru bir cilt bakımını gerçekleştirmek için yapmanız gerekenlerin başında öncelikle derinlemesine temizlik gelir. Cildiniz için uygulayacağınız tüm bakım aşamalarının iyi bir şekilde uygulanabilmesi ve beklenen etkiyi gösterebilmesi için derinlemesine temizlik yapılmalıdır.
  • Gözenekleri sıkılaştırma: Temizlenen bir cilt gözeneklerinin çevresel faktörlerden etkilenmesi ve tekrar dolması çok daha kolaydır. Bu nedenle temizleme işleminden sonra gözeneklerin sıkılaşmasını sağlayan tonikler kullanılmalıdır.
  • Göz çevresi bakımı: Cildimizin en hassas bölgelerinden biri olan göz çevresi için gerekli bakımı uygulamalı ve cildinizin bütün halinde bakım almasını sağlamalısınız. 
  • Nemlendirme ve serumlar: Cildinizi nemlenmeye hazırlamak için serumlar kullanabilir ve cilt tipiniz ile yaşınıza bağlı olan nemlendiricileri kullanarak cildin nem dengesini sağlayabilirsiniz. 
  • Güneş kremleri: Cildimize en büyük olumsuz etkiyi gösteren ve cilt lekelenmelerinin en büyük etkeni olan güneş ışınlarından kurtulmak için güneş kremlerini dört mevsim mutlaka kullanmalısınız.
  • Peeling: Cildin ölü deriden arınmasını sağlayan en önemli adımlardan biri de peeling uygulamalarıdır. Taze, temiz ve sağlıklı bir cilt için peeling atlanmaması gereken adımlardan biridir. 
  • Maske: Belirli periyotlarda genel bakım ya da spesifik cilt problemleri için  uygulayacağınız maskeler sayesinde de cildinizdeki büyük değişimleri fark edebilir ve bakımın en eğlenceli bölümünü hayatınıza dahil edebilirsiniz. 
  • Eğer cildinizde genel problemlerden ziyade spesifik problemlerle savaşıyorsanız doktorunuzun da tavsiyesi ile problemlere yönelik uygulamaları da tavsiye edilen aşamada gerçekleştirmelisiniz. 

Doğru Uygulanmayan Cilt Bakımları İle Nasıl Sonuçlar Elde Edilir?

Cilt tipinizi belirlemeden ve uzmanların görüşlerini almadan cildinizi desteklediğinizi düşündüğünüz uygulamalarla cildinizde beklenmedik etkiler yaratabilirsiniz. 

Bu etkiler arasında görebileceğiniz değişiklikleri ise şöyle sıralayabiliriz.

  • Siyah nokta ve sivilceler
  • Cilt lekeleri
  • Gözle görülebilir geniş gözenekler
  • Renk tonu farklılıkları
  • Cansız ve donuk bir görünüm

Bu olumsuzlukları gidermeye çalışmak için yaptığınız kişisel bakım çalışmalarının doğru uygulanmaması halinde bu problemlerin devam ettiğini ya da arttığını görebilirsiniz. 

 

Cildinize daha iyi bakmak, estetik anlamda arzu ettiğiniz görünüme kavuşmak ve mental olarak kendinizi çok daha güçlü hissetmek için cilt bakımı hakkında uzman görüşlerini almalı ve rutinlerinizi mümkün olduğunda aksatmadan devam ettirmelisiniz. 

Her türlü sorunuzu en doğru şekilde cevaplandırmak isterseniz kliniğimizi ziyaret edebilir ya da iletişim bilgilerimizden bize ulaşabilirsiniz. 

 

The post CİLT BAKIMINI DOGRU YAPIYOR MUYUZ? appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
BOYUN VE DEKOLTE BÖLGELERİ ÇİZGİLERİNE SON https://lotusdermatoloji.com/boyun-ve-dekolte-bolgeleri-cizgilerine-son/ Sun, 13 Dec 2020 15:55:21 +0000 https://lotusdermatoloji.com/?p=1484 Boyun ve Dekolte Bölgesi Çizgileri Birçok kadın için en çok dikkat edilen ve kişisel bakım sıralamasında başta gelen bölgelerden biri de boyun ve dekolte bölgesidir. Yüzümüz mizacımızı belirleyen en önemli bölge olsa da çok daha estetik görünmek için yüz bölgesi ile boyun ve dekolte bölgesini de dikkate alırız.  Cildimizde Gözlenen Değişiklikler Kadın erkek her birey […]

The post BOYUN VE DEKOLTE BÖLGELERİ ÇİZGİLERİNE SON appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
Boyun ve Dekolte Bölgesi Çizgileri

Birçok kadın için en çok dikkat edilen ve kişisel bakım sıralamasında başta gelen bölgelerden biri de boyun ve dekolte bölgesidir. Yüzümüz mizacımızı belirleyen en önemli bölge olsa da çok daha estetik görünmek için yüz bölgesi ile boyun ve dekolte bölgesini de dikkate alırız. 

Cildimizde Gözlenen Değişiklikler

Kadın erkek her birey için kişisel bakım sürecinde en önemli konu, çeşitli faktörlerle meydana gelen cilt kırışıklıkları ile mücadele etmektir. Her birey cildinin genç ve sağlıklı görünmesini arzu eder. Ancak cildimiz zamana karşı koyamaz ve çeşitli faktörlerin de etkisiyle cildimizde bazı değişiklikler gözleriz. Bu değişikliklerin başında ise yaşlanmaya bağlı değişiklikler, yanlış kişisel bakım uygulamaları ile çeşitli fiziki etkiler sonucu oluşan değişiklikler gelir. 

Kırışıklık ve Çizgiler Nedir?

Yaşın getirdiği etkilerle ya da çevresel faktörlerle derideki kollajenin azalması ve cildin elastikiyetini kaybetmesi ile oluşan çizgiler kırışıklık şeklinde ifade edilebilir. 

İnce çizgiler ya da derin kırışıklıklar genellikle vücudumuzun hemen her yerinde görülebilir. Ancak bu anlamda yüz ve eller en çok bakımı sağlanan bölge olmasına rağmen boyun ve dekolte bölgesi en az bakım yapılan bölgeler arasında yer alabilir.

Bu bağlamda, bu hafta boyun ve dekolte bölgesi için oluşan kırışıklıkların nedenlerine ve neler yapabileceğimize birlikte bakalım, hangi tedavi yöntemlerini uygulayabiliriz birlikte inceleyelim.

Kırışıklıkların Oluşma Sebepleri Nelerdir?

Cildimizdeki ince çizgiler ve derin kırışıkların oluşması için birden fazla faktör etkilidir. Bu faktörlerin etkisi kişiden kişiye değişebilir. Bu faktörler arasında hem iç faktörleri hem de çevresel faktörleri değerlendirebilirsiniz. 

  • Yaşlanma: Kırışıklıkların başlıca sebebi yaşlanma olarak bilinir. Yaşın ilerlemesiyle cilt elastikiyetini kaybeder. Ciltteki kolajen miktarının azalması ile cilt üzerinde çizgiler ve kırışıklıklar görülmeye başlar.
  • Stres: Modernleşen dünyanın insan sağlığı üzerinde çığır açan teknolojilere sahip olduğu bilinse de insanların birden fazla uyarıcıya maruz kalması hem fiziki koşulların zorlaşması hem de mental olarak bireylerin hassaslaşmasını da beraberinde getirir. Stres günümüzde birçok hayati hastalığın sebebi olarak da bilinir. Aynı zamanda cildimiz üzerinde de oldukça önemli bir etken olarak karşımıza çıkar.
  • Yaşam Koşulları: Her birey eşit imkanlarda yaşamını sürdüremese de genel olarak beslenme alışkanlıkları ve düzenli spor yapma eğiliminde olan insanlar çok daha sağlıklı bir hayat sürebilir ve çok daha canlı ve ışıltılı bir cilde sahip olabilirler. Bu anlamda sağlıklı beslenmek ve düzenli spor yapmak hem sağlığımız hem de cildimiz için en önemli faktörler arasında yer alır. 
  • Beslenme Alışkanlıkları: Her ne kadar sağlıklı olarak beslenmeye çalışsak da alkol ve sigara tüketimi, az su tüketimi, aşırı şeker tüketimi ve hazır gıdaların tüketimine de dikkat etmeliyiz. Bu alışkanlıkların hem çok ciddi sağlık problemlerine hem de çeşitli deri hastalıklarına yol açtığını unutmamalısınız.
  • Çevresel Faktörler: Bu başlığı iki anlamda değerlendirebiliriz. Çevresel faktörler hem mental sağlığı etkileyen psikolojik faktörler hem de fiziki ortam koşulları olarak değerlendirilebilir. Fiziki koşullar ve mental sağlık da her bireyin cildini etkileyen en önemli faktörlerdendir. 

Boyun Çizgilerinin Oluşma Sebepleri?

Genel olarak kırışıklıklara neden olan faktörleri incelesekte, boyun bölgesi için kırışıklık oluşumunu etkileyen spesifik etkenlere de değinmeliyiz.

Boyun bölgesindeki çizgiler genellikle yatay ve derin çizgiler olarak bilinir. Bu çizgilerin oluşmasında başlıca etken ise oturur pozisyonda iken kitap, bilgisayar gibi uğraşlara eğilme biçimi önemlidir. Bu gibi eylemler için genellikle baş ve gövde arasında sıkışan ve uzun süre aynı pozisyonda oturmanın da etkisi ile giderek derinleşen boyun çizgilerinin arttığını görebilirsiniz. 

Cildin katlanmasının yanı sıra genellikle kırışıklıkların oluşmasına etki eden faktörlerin de etkili olması ve bu bölgeye uygulanan kişisel bakımın da  diğer bölgelere kıyasla daha az olması bu bölgenin kırışıklıklarının artmasını etkileyen faktörler arasında değerlendirebiliriz. 

Boyun Çizgisi Kırışıklıklarını Önlemek İçin Ne Yapabiliriz?

  • Cilt kırışıklıklarını önleyebilmek için öncelikle bölgenin yüz ve elleriniz kadar önemli bir bakım gerektirdiğini unutmamalısınız. Yüz kırışıklıkları için kullandığınız ürünleri düzenli olarak boynunuza da uygulayabilir ve bunun için doğru ürünleri seçtiğinizden emin olmak adına uzmanlarımıza danışabilirsiniz. 
  • Dört mevsim güneş kremlerini kullanmalı ve boyun çevrenizin de güneşten korunmasına önem vermelisiniz. 
  • Cildin kaybettiği nemi geri kazanmasını sağlamalı ve kollajen seviyesini artıran ürünleri kullanmayı tercih etmelisiniz. 
  • Postürünüze dikkat etmeli ve boyun için önemli olan eğilme duruşlarına dikkat etmelisiniz. 

Botoks Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Boyun bölgesi tedavisi için uygulanan Dolgu, Nefertiti Botoks, PRP, Mezoterapi, Altın İğne gibi tedavi çeşitlerini kliniğimizde uyguluyoruz.

Bu yöntemler arasında kendiniz için en uygun yöntemlere karar verebilmek ve uygulama yöntemleri hakkında detaylı bilgi almak ve fiyat bilgisi almak için gönül rahatlığı ile bizimle iletişime geçebilirsiniz. 

The post BOYUN VE DEKOLTE BÖLGELERİ ÇİZGİLERİNE SON appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
AMELİYATSIZ VARİS TEDAVİSİ https://lotusdermatoloji.com/ameliyatsiz-varis-tedavisi/ Sun, 06 Dec 2020 18:10:31 +0000 https://lotusdermatoloji.com/?p=1474 Tüm kadınların estetik açıdan iyi görünmek adına en çok dikkat ettikleri bölgelerden biri de bacaklardır. İnce ve pürüzsüz bacaklara sahip olmak hemen her kadının hayallerini süsler. Elbise ya da etek giymeyi seven kadınlar için genellikle bacaklarda oluşan ve görünüm itibariyle cildin altındaki damarların daha belirgin hale gelmesi ile oluşan varis, her kadın için korkulu bir […]

The post AMELİYATSIZ VARİS TEDAVİSİ appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
Tüm kadınların estetik açıdan iyi görünmek adına en çok dikkat ettikleri bölgelerden biri de bacaklardır. İnce ve pürüzsüz bacaklara sahip olmak hemen her kadının hayallerini süsler.

Elbise ya da etek giymeyi seven kadınlar için genellikle bacaklarda oluşan ve görünüm itibariyle cildin altındaki damarların daha belirgin hale gelmesi ile oluşan varis, her kadın için korkulu bir rüyadır.

Bu hafta varis denilen bu görüntünün sebeplerini birlikte inceleyelim ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi edinelim mi?

Varis Nedir?

Varis, cildin hemen altındaki toplardamarların genişlemesi ile görünür hale gelen bir sağlık sorunudur. Genellikle bacaklarda görülür ve toplumda sıklıkla görülen bir rahatsızlık olarak bilinir. Erkeklere oranla kadınlarda 4 kat daha fazla görülen varisin görülme olasılığı da yaş ilerledikçe artar.

Varis Nasıl Oluşur?

Toplardamarlar, bacaklarda oksijenini kaybetmiş kanın akciğerlere taşınmasını sağlayan damarlardır. Bu işlem sırasında, damarların genişlemesi ve kanın aşağıya değil yukarıya doğru hareket etmesini sağlayan kan kapaklarının da kanı yukarıya doğru gönderememesi sonucu kan damar içinde birikir.

Kapakların kanı yukarıya itememesi ve yer çekiminin de etkisiyle kanın aşağıda birikmesi ile birlikte varis oluşur, zamanla cildin dışından görünür hale gelir ve birçok insanın yaşam standartlarını düşürür.

Varis Belirtileri Nelerdir?

Toplardamarın deri altında mavi renkli ve kıvrımlı görünmesi varisin en belirgin özellikleri arasındadır. Hastalığın başlangıcında damarın genişlemesi ile birlikte şişlikler görülebilir ve ilerleyen safhalarda ise damarlar daha görünür hale gelir.

Yaşam standartları açısından değerlendirildiğinde de varis şikayeti ile gelen hastaların çoğunda ağrı, mor şişlikler ve kızarıklık, kaşınma ve bacaklarda uyuşma gibi şikayetler gözlenmiştir.

Varisin Sebepleri Nelerdir?

Birden fazla sebeple birlikte görülebilen bir hastalık olan varis, genellikle uzun süre ayakta kalmak ile bağlantılı görünür. Hamilelik, aşırı kilo hali, doğum kontrol ilaçları ya da hormon tedavileri gibi sebepler de varis oluşumunun sebepleri arasında yer alır.

Varis Oluşumunu Engellemek İçin Ne Yapılmalıdır?

Varise sebep olan etkenlerden korunmak ve varis oluşumunu en aza indirmek için aşağıdaki maddelere dikkat edebilirsiniz.

Düzenli ve dengeli beslenerek ideal kiloya ulaşmaya çalışmalı,

Düzenli egzersizler yaparak sağlıklı ve fit görünmeyi hedeflemeli,

Çalışma hayatınızda uzun süre ayakta ya da oturarak çalışmaktan kaçınmalı,

Çok dar kıyafetlerden kaçınmalı,

Bacak bacak üstüne atarak oturmayı tercih ediyorsanız bacaklarınızı sık sık değiştirmeli,

Uzun süre yüksek topuklu ayakkabı giymekten kaçınmalı,

Zaman zaman bacaklarınıza masaj yapmalı,

Eğer ayakta çalışmak durumundaysanız ya da genetik olarak yatkınlığınız varsa varis çorabı çeşitlerini değerlendirmelisiniz.

Varis Çeşitleri Nelerdir?

Varisler en genel itibariyle üçe ayrılırlar.

Kılcal damar varisleri: Kılcal damarların çatlaması ile oluşan ve kırmızı-mor renkli varis çeşididir. Hormon tedavisi gören kadınlarda ya da gebelik sonrası annelerde sıklıkla görülen ve örümcek ağına benzeyen bir görüntü ile bilinir. Genellikle şişlik yapmazlar ve çağları 1-2 mm’yi geçmez.

Retiküler varisler: Ayak bileği çevresi ya da diz arkasında görülen mavi renkli varis çeşididir.

Toplardamar varisleri: Kabarık ve yeşilimsi bir görüntü ile beliren ve toplardamar kapaklarının yeterli çalışmamasının en büyük belirtisi olan varis çeşididir.

Varis Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

En geleneksel yöntem olarak bilinen varisli damarın çıkarılması işleminin yanı sıra gelişen modern tıp sayesinde her üç varis çeşidi için de ameliyatsız uygulamaları tercih edebilirsiniz.

Modern yöntemler arasında bulunan ve estetik açıdan çok daha başarılı sonuçlar alınan varis tedavisi yöntemleri arasında lazer uygulamaları vardır.

Cilt sorunlarının çeşidi ve boyutuna göre farklı dalgalarla uygulanan lazer yöntemleri arasında bulunan ND-Yag Lazer tedavisi ile sağlıklı ve formda bacaklar elde edebilir, estetik açıdan da arzu ettiğiniz görünüme kavuşabilirsiniz.

ND-Yag Lazer Tedavisi Nedir?

Modern tıpta yüzeysel varis tedavilerinde en sık kullanılan yöntem olan ND-Yag lazer tedavisi için kliniğimizden bilgi alabilir ve arzu ettiğiniz görünüme kavuşmak için gönül rahatlığı ile kendinizi uzman doktorlarımızın ellerine bırakabilirsiniz.

İnce kılcal damarlarda oluşan varislerin tedavisi için uygulanan bu yöntem sayesinde kısa sürede günlük hayatınıza tekrar dönebilirsiniz.

Kişinin sağlık durumuna ve varisin seviyesine göre 1-4 seans arası sonuç alabilir ve Lotus Dermatoloji‘de bıçak altına yatmadan varislerinizden kurtulabilirsiniz.

 

 

The post AMELİYATSIZ VARİS TEDAVİSİ appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
EGZEMA VAKALARI NEDEN ARTIYOR? https://lotusdermatoloji.com/egzema-vakalari-neden-artiyor/ Sun, 29 Nov 2020 12:32:02 +0000 https://lotusdermatoloji.com/?p=1468 Hem gözle görülebilir olması açısından estetik kaygı yaratan hem de kaşıntı ve yara gibi sorunlara yol açması açısından birçok insanın korkulu rüyası olan egzema, dermatolojik açıdan tedavi edilebilir bir deri hastalığıdır. Peki bu deri hastalığının nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Bu hafta konumuz bu aylarda çoğunlukla artan “Egzema” hastalığı. Gelin hep birlikte inceleyelim. Egzema […]

The post EGZEMA VAKALARI NEDEN ARTIYOR? appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
Hem gözle görülebilir olması açısından estetik kaygı yaratan hem de kaşıntı ve yara gibi sorunlara yol açması açısından birçok insanın korkulu rüyası olan egzema, dermatolojik açıdan tedavi edilebilir bir deri hastalığıdır.

Peki bu deri hastalığının nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir?

Bu hafta konumuz bu aylarda çoğunlukla artan “Egzema” hastalığı. Gelin hep birlikte inceleyelim.

Egzema nedir?

Cildin farklı bölümlerinde görülen ve kronik bir deri rahatsızlığı olarak bilinen egzama, cildin pullu bir görünümle kabarmasına ve kaşınmasına neden olur. Genellikle iltihap şeklinde oluşan bu kabarcıklar birey için dayanılmaz kaşıntı hissi yaratır. Cildin zamanla çatlayarak mikroorganizma girişlerine izin vermesi de hastalığın giderek büyümesine ve şiddetinin artmasına neden olabilir.

Egzemanın Görülebildiği Bölgeler Nerelerdir?

Egzama vücudun farklı bölümlerinde görülebilen bir deri rahatsızlığı olarak bilinir. Bu anldam el ve yüz bölgesi, saç derisi, kol ve bacaklar, dirsekler ve kalça gibi birçok alanda görülebilir.

Egzemanın Sebepleri Nelerdir?

Tıp dünyasında atopik dermatit olarak bilinen egzama, ciltte kuruluk ve kaşıntıya sebep olan bir deri hastalığıdır. Cildin kuru olması ve kaşıntıya sebep olması zamanla cilt üzerinde yara şeklinde kabarmalara sebep olabilir. Kronik bir cilt hastalığı olarak bilinen egzama, vücudun farklı bölümlerinde görülebilir.

İç ya da dış faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilen bir deri hastalığı olan egzamaya sebep olan dış faktörler arasında deterjan ve parfüm gibi kimyasal maddeler ya da kullanılan kalitesiz kıyafet ya da ayakkabılar değerlendirilebilir.

İç faktörler ise stres ve dolaşım yolu sorunları, aşırı titizlik gibi sebepleri değerlendirebilirsiniz. Ayrıca genetik faktörlerin ev alerjen sebeplerin de etkili olduğunu hatırlayabilirsiniz.

Egzema Belirtileri Nelerdir?

Egzemanın yaygın belirtileri arasında,

  • Deride pullanma ve döküntü
  • Ciltte kuruluk, kaşıntı ve kızarıklık
  • Deride iltihaplanma, çatlama ve su toplama
  • Cilt renginde değişiklik ve hassasiyet
  • Saç derisinde kepeklenme

Egzama Çeşitleri Nelerdir?

Oluşum nedenlerine ve oluşum biçimlerine bağlı olarak egzama çeşitlerini inceleyelim ve doğru tedavi yöntemlerine birlikte bakalım. Oluştukları bölge ve oluşum biçimlerine göre farklılık gösteren egzama çeşitlerini el egzaması, atopik egzama, kontakt egzama, seboreik egzama, numuler egzama, asteatotik egzama ve stres egzaması olarak sıralayabiliriz.

Vücudun farklı bölümlerinde oluşan ve oluşum biçimlerine göre farklılık gösteren bu egzama çeşitleri mevsimsel olarak artış gösteren, farklı yaş gruplarında görülebilen ve kimyasal maddelere maruz kalma oranı ile değişen belirtilerle görülebilirler.

Cildinizdeki belirtilere bağlı olarak şüphelerinizi ortadan kaldırmak ve en güvenilir kaynaklardan yararlanmak isterseniz Lotus Dermatoloji kliniğini ziyaret edebilir ve uzman doktorlarımız eşliğinde en uygun tedavi yöntemlerine başvurabilirsiniz.

Egzama Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Cilt yüzeyinde karşı konulamaz bir kaşıntı hissi oluşturan ve egzamanın bilinen kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Ancak belirtilerin etkilerinin azaltılması için çeşitli tedavi yöntemleri uygulanabilir ve sürecin en hafif şekilde atlatılması amaçlanabilir.

Kronik bir deri rahatsızlığı olduğu bilinen egzama tekrarlayabilir ve farklı sebeplerle de ciltte görülmeye başlanabilir. Dolayısıyla bu sürece sebep olan nedenleri ortadan kaldırarak ve doktorlarınızın verdiği talimatları uygulayarak bu süreci çok daha hafif bir şekilde atlatabilirsiniz.

Bu süreçleri tekrar tekrar yaşamamak için alerji testi yaptırabilir ve cildinizin neye tepki gösterdiğini tespit edebilirsiniz. Bu sebepleri ortadan kaldırabilir ya da teması azaltabilirsiniz.

Doktorunuzun kuruluğu azaltmak için önerdiği nemlendiricileri ya da kaşıntıyı azaltmak için tavsiye ettiği antihistaminik krem ve jelleri kullanabilirsiniz. Ayrıca tedavi sürecinde cildin tepki göstermesini azaltması için kortikosteroid içerikli tedavileri tercih edebilirsiniz.

Alerjen tepkiniz varsa bu ortamlardan uzak durmalı ya da besinleri tüketmemelisiniz. Ayrıca bol bol su tüketmeli ve mümkün olan en iyi şekilde sağlıklı beslenmeye çalışmalısınız.

Tedavi süreci boyunca cildinizi kaşımamaya özen göstermelisiniz. Yara haline dönüşebilen egzama çeşitleri için cildinizi kaşımanız halinde cilt üzerinde lekelenmelere sebep olabilirsiniz.

Cildinizde oluşan lekelenme gibi problemler için de tedavi sonrasında kliniğimizden yardım alabilir ve arzu ettiğiniz estetik görünüme kavuşabilirsiniz.

 

The post EGZEMA VAKALARI NEDEN ARTIYOR? appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
GÖZ ALTI MORLUKLARINIZ GİTSİN https://lotusdermatoloji.com/goz-alti-morluklariniz-gitsin/ Sun, 22 Nov 2020 18:34:10 +0000 https://lotusdermatoloji.com/?p=1462 Cilt problemlerinin başında gelen gözaltı morlukları her kadının korkulu rüyaları arasında olan bir problemdir. Birden fazla faktörün sebep olduğu göz altı morlukları tedavisi ile cildinizdeki aydınlık görünümü elde etmeniz mümkün olabilir. Bu hafta öncelikle göz altı morluklarına neden olan faktörleri sonrasında ise yüzünüzdeki berrak görünümün sağlanmasındaki en önemli faktörlerden biri olan göz altı morluklarının tedavi […]

The post GÖZ ALTI MORLUKLARINIZ GİTSİN appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>
Cilt problemlerinin başında gelen gözaltı morlukları her kadının korkulu rüyaları arasında olan bir problemdir. Birden fazla faktörün sebep olduğu göz altı morlukları tedavisi ile cildinizdeki aydınlık görünümü elde etmeniz mümkün olabilir.

Bu hafta öncelikle göz altı morluklarına neden olan faktörleri sonrasında ise yüzünüzdeki berrak görünümün sağlanmasındaki en önemli faktörlerden biri olan göz altı morluklarının tedavi yöntemlerini inceleyelim.

Göz Altı Morlukları Neden Olur?

Alt göz kapaklarının koyu renge bürünmesi ve koyu halkalarla çevrelenmesi ile bilinen göz altı morlukları, her yaştan birey için görülebilecek bir problem olarak karşımıza çıkar.

Çok daha yaşlı, yorgun ve kötü bir görünüme neden olan göz altı morlukları ile aynadaki görünümünüzden memnun olmayabilirsiniz. Peki, göz altı renginin koyulaşmasına ve göz altı morluklarına neden olan sebepler nelerdir?

Genetik: Göz rengi gibi aileden gelen kalıtsal özellikler nedeniyle daha belirgin göz altı morluklarına sahip olabilirsiniz. Cilt rengi ve yapısı kalıtsal özellikler arasında yer alır ve göz altındaki deri, diğer bölgelerdeki cilt yapısına göre daha incedir. Kan damarlarının ince göz altı derisinin altında kırmızı ya da mavi gibi görünmesi de genetik özellikler arasında yer alır.

Yaş: Göz altı morlukları kalıtsal olabileceği gibi yaşlanmaya bağlı olarak da görülebilir. Yaşlanmaya bağlı olan göz altı morlukları en yaygın görülen sebeplerden biridir. Doğal yaşlanma süreci itibariyle cilt incelip esnekliğini kaybedebilir. Ciltte eksilen kollajen miktarı göz altındaki alanın daha koyu görünmesine sebep olabilir.

Uykusuzluk: Yetersiz ve verimsiz uyuma sonucu göz altında oluşan morluklar cildin soluk ve cansız görünmesine neden olan en büyük etkenler arasında yer alır. Uykusuzluk, sadece göz altı renginin daha koyu görünmesine değil aynı zamanda gözlerin çok daha şiş ve yorgun görünmesine de sebep olabilir.

Yorgunluk: Elektronik cihazların fazla kullanılması ve tüm gün bilgisayara başında geçirilen zaman sonucu da gözlerinizdeki koyu rengin ortaya çıktığını görebilirsiniz. Elektronik cihazlara bakmak için genişleyen kan damarlarının neden olduğu bu görünüm için cihazla aranıza doğru bir mesafe koymalı ve mümkünse filtreli gözlükler tercih etmelisiniz.

Hiperpigmentasyon: Vücudumuzda melanin adı verilen madde cilde rengini veren madde olabilir bilinir. Vücudun gereğinden fazla melanin üretmesi de deride renk değişikliklerine neden olur. Genetik faktörler, yanlış kullanılan kişisel bakım ürünleri ve hormonal değişikliklerin neden olduğu melanin yükselmesi ile göz altında renk değişiklikleri izleyebilirsiniz.

Hamilelik ve Regl Dönemi: Kadınlarda hormonal değişikliklerin yaşandığı en önemli dönemler hamilelik ve regl dönemleri olarak bilinir. Bu dönemlerde kadınlarda cilt rengi soluklaşması ile göz altı bölgesinin daha solgun görünmesi ortaya çıkar.

Dehidrasyon: Cildin sağlıklı görünmesi için gerekli olan en önemli faktörlerden biri de bol sıvı tüketimi olarak bilinir. Her insanın yaş, boy ve kilosuna göre değişen sıvı ihtiyacı bulunur. Vücudun sıvısız kalması ise ciltte renk değişikliklerine yol açabilir. Çökmüş görünen cansız gözler, koyu renk görünen göz çevresine neden olan az sıvı tüketimi aynı zamanda insan sağlığı için de sorunlara yol açabilir.

Güneşe Maruz Kalmak: Vücuttaki melanin üretilmesinin en büyük sebeplerinden biri olarak bilinen güneş ışınları göz çevresindeki ince derinin de koyu görünmesine sebep olur. Göz çevresi için uygun olan güneş kremleri kullanarak ve güneş gözlüğü kullanarak bu tür problemleri en aza indirebilirsiniz.

Sağlıksız Yaşam Tarzı: Düzensiz ve sağlıksız beslenme, alkol ve sigara tüketimi gibi birçok etken cildimiz için en önemli etkenlerden biri olarak bilinir. Sağlıklı beslenme, verimli ve düzenli uyku, günlük spor programı ve stres yönetimi ile cildinizin çok daha parlak ve canlı görünmesini sağlayabilirsiniz.

 

Peki tüm bu olanlar için çaresiz beklemeli miyiz? Yüzümüzdeki en önemli bölgelerden biri olarak bilinen göz çevresi için sağlıklı ve canlı bir görünüm elde edebilmek adına yapılabilecek işlemler nelerdir?

 

Göz Altı Morlukları Tedavileri Nelerdir?

Göz Altı Işık Dolgusu: Alt göz kapağı problemleri için uygulanan en yeni yöntemlerden biri olarak bilinen göz altı ışık dolgusu yöntemi ile cildin ihtiyacı olan nemi ve canlılığı kazandırabilir ve çok daha berrak bir göz çevresine sahip olabilirsiniz.

Mezoterapi: Lekeli, yorgun, mat ve sarkmış cilt tedavileri için uygulanan bu yöntemle yanak, alın, göz kenarları, ağız kenarı, çene bölgesi ve boyun bölgesi için gerekli olan estetik görünümü kazanabilirsiniz.

Lazer: Cilt gençleştirme işlemlerinde, leke tedavisinde ve çeşitli cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılan lazer tedavi yöntemleri ile göz altı morluklarının da üstesinden gelebilirsiniz.

Altın İğne: Cilt kırışıklıkları, lekelenmeler ve cilt deformasyonları için kullanılan yöntemlerden biri olan altın iğne tedavisi ile fraksiyonel radyo frekans uygulamasını deneyebilirsiniz. Cildin sağlıklı, parlak ve berrak görünmesi için etkili olan yöntemlerden biri olan altın iğne ile göz altı morluklarını azaltabilirsiniz.

Microneedle Patch: Göz çevresine nem sağlayan etkili yöntemlerden biri olarak bilinen microneedle patch yöntemi içeriğinde mikro iğne bantları ve kremleri ile göz çevresindeki kan akışını hızlandırabilir ve canlı bir görünüm elde edebilirsiniz. Kremlerin mikro iğneler yardımıyla yayılmasını sağlayan bu yöntemle hızlı ve etkili sonuç alabilirsiniz.

 

Kliniğimize gelerek size özel yöntemleri son teknoloji ile buluşturan uzmanlarımız tarafından gerekli olan bilgileri alabilir ve yapılacak işlemlerle bambaşka bir sizle tanışabilirsiniz.

The post GÖZ ALTI MORLUKLARINIZ GİTSİN appeared first on Lotus Dermatoloji.

]]>